Pazar

gerçek öğrencilik

aralık 2006


üstümdeki yatakta mertin uyuması beni çok korkutuyor. her an üstüme inecekmiş hissi yaratıyor. zaten sürekli horladığından uyuyamıyorum. neyse ki laptop var ibonun. bütün gece başındayım...

---------

mertin horlaması bütün koridorun ortak problemiymiş meğer "abi o seste her gece nasıl uyuyorsunuz? "diye karşı odadakiler sordu. gece uyuyamamaktan dolayı ilk defa koridordaki diğer insanlarla bir şeyler yaptık. kumarhane puluna tavla oynamaya başladık...

---------

4 yıl aradan sonra cs oynamaya başladım. clan kurduk ismi de güzel "PUB". kıbrıs clanının ismi zati ne olacak bu olmasa night club olurdu...

---------

ibo lisedeki kankasını buldu okulda gezinirken.bizimle tanıştırdı. okulda ilk defa bu kadar kaliteli ve entellektüel bir adam gördüm. mutlu oldum...

---------

otostop çekmek artık alışkanlık oldu. kendime tabela yaptım "Yakın Doğu Kampüsü" diye çantamda taşıyorum sürekli kartonu. el kaldırmaktan daha faydalı...

---------

alkım sevgilisi ve kızın arkadaşlarıyla eve gidiyordu. bizde öğrenciliğe gayet yakışacak görgüsüz bir şekilde davet edilmeden alkımlara gittik. alışverişi bizimkiler yaptı, yemeği ben. para onların cebinden çıktı ama herkes bana teşekkür etti. üstelik kızlar numaramı aldılar. malzemeler bizden bizim evde de yaparsın diyerek. inanılmaz haz alarak ibo ve osmana baktım. içlerinden geçen küfürleri hissettim.

---------

alkımlarda tanıştığım şebnemgil beni aradı. akşama buluşalım diye. ortamda kızların dikkatini benden daha az çekebilecek olan bölümden arkadaşım ademi de alıp şebnemgile gittim. muhabbetin dibine vurduk. kal dediler salak adem "bizim evde kalırız anılla yarın ders var zati" dedi. duymazlıktan gelerek "tabi kalırız" dedim. kızlar bize gece giymek için giyisi verdiler sağolsun. ama bana verdikleri t-shirt sanki nadide sultanın. içine iki tane ben gireceğim yahu...

---------

yılbaşı için parti organizasyonu işine girdik bob marleyle. bakanlıktan izin almaya çalışıyoruz partiyi tarihi bir manastırda yapmak için. şimdiden geliceklerin sayısı yüzü aştı. bob marley"all in one abi" dedi yürekler coştu. oda arkadaşı ayı mehmet "no women no cry" dedi. hep beraber mehmete daldık.ayı işte partiden ne anlasın...

---------

alış-verişe çıktık. yine arabamız vodka ve viski doldu. önümüzde hayvani cüsseli bir adam var onunda alış-veriş arabası bizimki gibi. makarna almak için başka reyona dönerken suratını gördüm. inanmıyorum bu dev benim kuzenim. salak çalışacak başka yer mi kalmadı.gelmiş kıbrısa...

---------

aralık 30

yılbaşı tatili yarın ki partinin son rütuşlarını yapıyoruz.evimden ilk kez aradılar. heyecanla açtım telefonumu. dedemin kalp krizi geçirdiğini söylediler. vefat etmiş. çok üzüldüm dünyadaki en sevdiğim adamdı. yılbaşı olduğu için uçaklar dolu. cenazesine gitmek istiyorum. bulabildiğim en erken uçak ankaraya; kuzenimi arıyorum ben geliyorum beraber gidelim diye...

---------

aralık 31

şerefsiz uçağın rötar yapması nedeniyle saat 12 gibi ankaraya iniyorum. babam kuzeni aramış. öğlen 1-2 arası cenaze kalkacak diye. benim yetişemeyeceğimi anlayınca kuzen morali daha çok bozulmasın diye benim için kalmış. akşama dedemizi kendimiz anarız diyor. başka bir doktor arkadaşı ve ferzan abi ile beni bara götürüyor. moralimiz bozuk üstüne birde "komunist piçler" diye yan masadan laf atılınca yan masa ile birbirimize giriyoruz.cebimdeki -ibonun verdiği- mp3 player sayesinde bir bıçak darbesi ile hadım edilmekten kurtuluyorum. kuzenin doktor arkadaşıda bacağından darbe almış yanımda yatıyor. kuzen kendi yaraları ile ilgilendikten sonra sonra bana ilkyardımı yapıyor. ardından çalıştığı hastaneyi arayarak ambulans istiyor. ferzan abiye bakıyorum yerdeki 5 tane moronu hala tekmeliyor. ambulans gelince ambulans doktoru ferzan abiye doğru gidiyor. ferzan abi "o kan benim değil sen diğerlerine bak" diyor. bu adam nasıl böyle sağlam kaldı diye düşünürken önüme bi bakıyorum kuzen pantolonu yırtıyor. barın ortasında dal d.şşak kaldığıma aldırış etmeden abi pantolunu s.ktin şimdi diyorum. birde ambulans doktorundan "manyağa bak gebericeksin lan" diye azar yiyorum.mal canın yongasıdır felsefesini benimsemiş olan ben yarayı görünce üçbuçuk atıyorum. hep beraber önce hastaneye sonra karakola gidiyoruz. nezarette 2 tarafı aynı yere koyuyorlar. kuzen lavuklardan birinin yanına oturup küfretmesi üzerine adamların yeniden bize saldırması sayesinde adamlardan ayrı bir yere alındık. kuzen saatine baktı.
- aa yeniyıla girmişiz. nasıl girersen öyle geçermiş ,dedi. korkuyorum...

Cuma

şimdi okullu oldum

kasım 2006

---------

aylar sonra ilk kez msn e girdim bağlantı çok kötü durumda hava kapalı olduğundanmış. ilk online gördüğüm kişi sedaydı derhal sohbet etmek ve izmirinde yalanda olsa kıbırstan farkının olmadığını öğrenmek istedim.bağlantım gitmeden önce gördüğüm son cümle izmir bildiğin izmir işte hayallerimin şehriydi.yıkıldım. kendimi bile kandırmama müsade etmediler...

---------

ilk kez derse gittim.meğer herkes derslere geliyormuş bir tek ben gibi bir kaç kişi varmış; bunu farkettim. güneş görmeyen bir yere oturdum ve sigara içmeye çıktım. geri geldiğimde 8. sınıftan beridir kullandığım emektar defterimin başka bir yere atılmış olduğunu gördüm. gölgemi kapan hiphopçı tipli açıkgöz ile üniversitedeki ilk ağız dalaşımı yaptım. yerime güzelce oturdum. hoca geldi ve direk tahtaya bilmediğim acayip şeyler çizmeye başladı. meğer millet osmanlıcayı öğrenmiş sap gibi kalmışım.çok sıkıldım derste.yeni ders yeni şans...

----------

sözlü anlatım diye bir derse gidiyorum yeni sınıf arkadaşlarımla "galiba bütün derslerim sıkıcı olacak" diye düşünmeye başladım...
aman tanrım bu nasıl ders bu nasıl hoca. hayatımda ilk defa ezber sistemini bozan bir hoca gördüm. herkesi tartıştırıyor.baskın olana artı veriyor. ilk artıyı kaptım. sanırım seveceğim bu dersi...

----------

hayatımda ilk defa ödev yapma isteği uyandı. can yücelin hayatını anlatacağım sınıfta. çok pis hazırlanıyorum. okulun kütüphanesine gittim. sanırım tek düzgün yer burası herkes burda...

---------

lefkoşeye indik osman ve iboyla dışarda kazık pardon yemek yiycez.
restoranda bir kadın sürekli bana orhan diye seslendi. sonradan yanıma geldi "neden duymazlıktan geliyorsun" dedi.
- ben orhan olmadığımdan olabilir, dedim. kadın inanmadı. kimliğimi bile gösterdim. kadın bu kez de:
- o zaman kıbrısta akraban var yoksa bu kadar benzemeniz imkansız, demeye başladı.
-dayım kıbrısta yapmış askerliğini artık akrabaysak bilmediğim bir kuzenimdir, dedim. kadın bozuldu.
"bari o kadar sevdiğin birine benzetiyorsun hesabı ödeseydin teyze öğrenciyiz" dedim bana mısın demedi...

----------

bayram tatiline 150 ytlciğe bilet aldım extre eve gitmiş babam "siktirgit neden geliyorsun" dedi.
tatilde önce izmire gittim. üşüyorum burası ne kadar soğuk yermiş. bunca yıl nasıl farkına varmamışım. terminalden otobüse bindim. 3 saat sonra uşaktayım acaba diğer arkadaşlarımın durumu şu anda nasıl ilk bayram tatiline nasılsa herkes gelir.hepsini görücem.

----------

otobüs uşakta durdu.şortum ve kolsuz shirtim ile otobüsten indim ama saliseler içinde geri bindim.meğer bunca yıldır uşak buz kesiyormuş hiç farkına varmamışım kıbrıs bana bu gerçeği öğretti.bulabildiğim en kalın giyisilerim olan 3 t-shirtimi üstüste giydim ama bacaklar ve kollar pöfür pöfür rüzgarı alıyor. eve geldiğimde sabah 4 sularıydı. anahtar sesini duyan babam eline tam oturan sopasıyla kapıda karşıladı beni. bizde hırsız sandık diye.sanki hırsız 2 saat titreyerek anahtarla kapı açacak...

-----------

geleli 2 gün oldu artık ilk günkü kadar kıçım donmuyor. alihan gankam aradı. yoldaymış terminale almaya gittim. hasret giderdik. sonra diğer arkadaşlarımızla buluşmaya gittik.
herkes üniversiteyi anlayor.sercan istanbul "soğuk biraz buradan" dedi.sanırım istanbul kuzeye kaymış buradan daha soğuksa sibiryaya yakın bir yere taşınmıştır.garaca "olm adana çok sıcak cehennemle dipdibe sanki" dedi.bunun üzerine herkes "kıbrısta sıcak mı" deyüp yüzüme aval aval baktılar. oysa bilmiyorlar ki adanayla kıbrıs dipdibe.

-----------

dönüş biletimi aldım. artık günlerim sayılı. babam getirdiğim sigara ve alkollerden dolayı bundan sonra gelip gitmeme bu kadar kızmayacak gibi duruyor. boş getirdiğim bavuluma zeytin ve kap kacak koyarak ankaraya gidiyorum. yine kuzenimde kalacağım.

-----------

ankaraya geldim kıbrısa dönmeme az kaldı. kuzenim yengeminde bizi evden siktiretmesinin bahanesiyle güzel bir gece olsun istedi. "manita kaldırmaya çalış bakalım aileye yakışıyor musun" dedi. şamanda yeşil saçlı bir kızla kesişiyorum.yanına birde mor saçlı bir kız ve asyalı bir erkek! geldi. yeşili salladım. mor saçlıya yavşıyorum. önce kadeh kaldırdım. yanında o erkekte yokken gidip konuşayım dedim. tam kalktım erkek geldi. geri yerime oturdum. jetli'nin biraz uzun saçlısı olan adam dik dik bana bakmaya başladı.
-kuzen mor saçlıya bakıyorum bi saattir mal gibi konuşacaktım şu lavuk geldi. şimdi de paso bana bakıyor manitası falan mı sen bilirsin, dedim.kuzenim çaktırmaya özen göstererek baktı ve:
-ha ben onu biliyorum. o gay yeni ayrıldı sevgilisinden tokmakçı arıyor şimdi, dedi.
-abi biraz yana kaysanda görüşünü kapatsan, dedim.kaydı sağolsun.
(4 saat sonra)
tuvalete gideceğim korkuyorum. asyalı sürekli bar masa arasında gidip geliyor. sürekli beni kesiyor. arkadaşım kesilmek ne korkunç bir şeymiş bundan sonra kızları kesmiycem.altıma işiycem şimdi kaç tane bira midemde" biz artık gidelim be abi " diye yalvarıyor.
neyse ki ferzan abi geldi masamıza o işemeye giderken onunla bir gittim işemeye.adam sıkıştırırsa ferzan abi öldürür nasılsa.

--------------

gitmeden son gün yengem kuzenime ilk kez bıçak çekti. acıdım adama ve aklıma yazdım. bir hata olurda evlenirsem kendimden iri eşim olmamalı.sayılı günlerim geçti gitti. kuzenim "keşke bende seninle gelsem en azından ölüm riskim yok orda, dedi. ayrılırken sanki kardeşi idam edilirken kendiside sürgün yiyen bir adammışım gibi hissettim.

--------------

odamıza geri geldiğimde en son benim geleceğimi sanıyordum fakat benden önce sadece osman gelmişti. beraber ilk makarnamızı pardon yemeğimizi yaptık. odamızda ne bir televizyon ne bir laptop olduğundan ikimizde sıkılıyoruz sohbet ediyoruz ders çalışıyoruz ve yine sıkılıyoruz.

--------------

bugün ibo geldi. ibonun gelmesine çok sevindik çünkü artık osmanla birbirimize anlatacak birşeyimiz kalmamıştı." akşama makarna var" dedik sevindi salak. bilmiyor ki bıkacak tez zamanda.

--------------

ibo hasta oldu. tarih 15 kasım. kktc kuruluş yıldönümü nedeniyle eczaneler hastaneler ve revir kapalı.bir kıbrıs şehidi daha gelicek 30küsur yıldan sonra...

--------------

vizeler başlıyormuş. erdem sağolsun söyledi.yarınki vize osmanlıcanınmış...

--------------

osmanlıca vizem çok garip geçti. daha önce ne olduğunu bilmediğim o garip işaretler kelimeleri yazıya döküyor, benim dışımda kimse bunu garipsemiyor.inanılmaz.sanki başka bir gezegene geldim...

--------------

vizeler tüm hızıyla devam ediyor. bu arada bob marleyle (sene başındaki yurttaki diğer çömezlerden antalyalı olanı) aylar sonra ilk defa yeniden görüştük. yemek koyucaklarmış plastik küçük bir kap istedi.kap 2 gün sonra geri geldi. aslında yemek değil sigarayı kova yapmak için istemiş...


--------------

kalan vizelerimi sorunsuz bir şekilde bitirmenin huzuru ve gazıyla can yücel ödevime devam ediyorum.osman aradı. 2. el 72 ekran televizyon bulmuş 250 ytlye hemen al dedik. mert karşı çıktı.lakin benim yoğun baskılarım sonucunda oylamaya gittik ve televizyon alma kararı telefondan 40 saniye kadar sonra alındı. televizyonumuz geldi. çok mutluyuz osmanda geldi ama yüzüne bakan yok.fakat fiyatı 250 yerine 200e düşürünce kardeşim diye sarılıp ibo ben osman sevgi yumağı oluşturduk.
güvenlikteki mehmet abi yurtlarda ilk kez 72 ekran televizyon oluyor dedi. gururluyuz...

--------------

televizyonun gelişini kutlamak için alışverişe gittik tavuk, patates, domates, yumurta, sucuk ve artık su ile beraber en çok tükettiğimiz içecek olan absolutumuzu aldık. makarna stoğumuz hala 3 gün idare edecek seviyede olduğu için daha fazla masraf yapmayalım dedik.
tavuğu patatesle beraber buğulama tekniği kullanarak pişiriyorum (çünkü nasılsa normal pişirmeye kalksak bu ocakla aynı zamanda pişecek). yanına sucuklu omlet yaptım ilk kez omleti havada çevirdim videoya kaydettiler...

--------------

bütün gün kimse derse gitmedi. ibo cnn osman ntv mert herhangi bir magazin programı bense cnbc-e izleyelim dedim.ilk kez kavga ettik.teklonoji aramıza nifak tohumları ekti.yine de odamızın en sevdiğimiz yanı 72 ekran televizyonumuzun olması...

--------------

"akşama ne yemek var" diye bana sordular. artık odanın daimi aşçısı olduğumu anladım. otoritemi konuşturarak "makarnadan başka bi s.k var sanki" dedim. makarna yapıcak kadar bile suyumuz kalmamış."su alın" dedim. kimse s.kine takmadı.dolaptaki kalan vodkayla kalan suyu karıştırdım makarnayı yaptım süzmeye kıyamadım salça sosuda üstüne bocaladım.ibo vodtanın bittiğini görünce gözleri yaşla doldu."osman ve mert yenmez bu vodkayla yapılınca" dediler."bok yiyin" diyerek tencereyi önüme çektim.üstüme saldırıp tencereyi elimden aldılar ama ibo vurmaya devam etti. sanırım ayık kalmaktansa aç kalmayı tercih ediyor.

Çarşamba

ilk başta

2006, eylül 20-28

üniversiteye ilk gelişim okulun havaalanından bizi alması için gönderdiği köy otobüsüyle oldu.
hava kararmıştı ve rötar yapmış olan bir uçağı yaklaşık 3 saat bekledikten sonra o uçaktan inen öğrencilerle beraber otobüse doluşmuştuk.
herkes ineceği yurdun önünde indi; en sona sap gibi ben kaldım. güvenlik çıktı kıbrısça bana bir şeyler söyledi. anlamasamda beni odama yönlendirdiğini farkettim.
eşyalarımı yerleştirdim. aşağıya indim kapı önünde 5 kişi vardı. hepimizin çömez olması korktuğum şeyin başıma geldiği anlamına geliyordu. okul bomboştu!
biraz muhabbetten sonra sanki 6 kişi temsili olarak seçilmiş gibi geldi bana.
rizeli bir laz,egeli(ben),antalyalı,bursalı,ankaralı ve urfalı
herkesin kendi yerel ağzıyla konuşması arada kıbrıslı olan güvenlikçi abinin muhabbete katılması hiçbirimizin bi sikim anlamamasına yol açtı. fakat yurttaki toplam öğrenci nüfusumuzun 6 olması sebebiyle beraber takıldık bir süre. moralim acaip bozuk...

antalyalı elemanında benim gibi vaktinde ultimacı olduğunu sezdim ezik lamer gibi kelimelerinden ağzını yokladım meğer kanlı bıçaklıymışız uo oynarken.ama kafa eleman. hemde güzel dövme motifleri var.

bu arada millet anasını babasını arayınca aklıma geldi. gidip kıbrıs hatlarından almam lazım.yoksa babama nasıl geri dönmek için yalvaracağım?

yurda diğer çömezlerde gelmeye başladı bu arada. ama hiç beklediğim gibi değil.yan odama gelen elemanlar zaman dilimi farketmeksizin kavga ediyorlar. moralim çöktü iyice...

------

2006 ekim

sonunda ilk oda arkadaşım geldi. kendisiyle direk tanışmaya koşturdum arkasından baktım hafiften benim gibi konuşuyor.ama biraz daha kibar.kıllandım heriften daha gelmeden birisiyle tanışmış bu ne şans lan!
alsancak çocuğu olduğunu öğrendim içim rahatladı "egeliyiz sonuçta ikimizde" dedi. "kardeşim" diyip ağlamak istedim ama ilk günden yavşamayayım dedim.

daha 2 saat geçmeden 3. oda arkadaşım(mert) geldi. kumaş ceket 2 metre boy 100 kg ağırlığında olduğunu tahmin ediyorum. elinde benim zor taşıdığım bavuldan 2 tane var. bu adam şimdi bizi siker diyorum ama bir yandan da ortama ağırlığımı koyayım diyorum. selam veriyorum kendimi ve iboyu(ilk gelen oda arkadaşım) tanıtıyorum. sonra şu yatağı ben aldım şu dolap benim cart curt diyorum. o yarma ne kadar efendi konuşuyor karşımda şaşırıyorum...birde edirneli üj-bejci çıkıyor eleman biz iboyla biraz üzülüyoruz tabi o da egeli olsa keşke diye...

---

ertesi gün ibo ve mert ders kaydı yaptırmaya gidiyorlar.ben nasılsa vakit bol yaptırırız diye yatıyorum. öğleden sonra 4 sularında kapı açılıyor daha önce görmediğim 2 kişi odaya geliyor. selam veriyorlar bende sizede tatlı rüyalar deyip uykuma dönüyorum.
ibo ile mert biraz dolaşmışlar saat 7 sularında odaya geliyorlar."aha 4. adam gelmiş" diyorlar bakıyorum etraf boş "kimmiş konuştun mu" falan diyorlar
-demekki bugün gelenlerden birisi burda kalıyor, diyorum. ibo ve mert sorumsuzluğumun farkına varıyorlar.gözlerinden garipsediklerini anlıyorum.
bi süre sonra çikolata tenli oda arkadaşımız(osman) geliyor konuşmasından bile kendisine ısınıyorum uysal birisi aynı zamanda...kendisi muğla dalamanlıymış böylece 3 egeli olarak oda da otoriteyi ele geçirdik diye içimden seviniyorum. osman sigara kullanmıyormuş hayran gözlerle bakıyorum...

---

odamız dolalı bir kaç gün oldu osman ders kaydına gitti ibo laptopun başında mert sevgilisinin yanına gitti ben ise hala uyuyorum. bir patırtı kafamı kaldırıyorum memleketten tanıdığım bir kaç yüz görüyorum. "seni içmeye götürücez goca uşaklı" diyorlar. koşa koşa gidiyorum. ibo yaşlı gözlerle arkamdan bakıyor ya da bana öyle geliyor.
gece saat 2-6 arası bir saatte (çünkü en son saate baktığımda 2 idi ve güneş henüz doğmamıştı.) yurda geliyorum. güvenlikte yine erkan abi(iyice samimi olduk artık) muhabbet ediyoruz. artık ıbrıça anlıyorum. o sırada bak bu arkadaşta senin gibi öğretmen olucak diyor. dönüyorum kafası benden bile daha güzel bir eleman" jelam "diyor. hangi bölümdesin diyorum türkçe öğretmenliği, sen? diyor. bende diyorum. kardeşim diye sarılıyoruz birbirimize. isim neydi diyorum erdem şarküt diyor. mutlu oluyorum.
(spoiler:aradan 4-5 ay geçtikten sonra kankam erdem bir gün rehberde beni neden şarküt diye kaydettin diye soruyor. meğer sarkutmuş fakat o kafayla dili dönmemiş.)

kıbrısa gelipte bahis oynamak olmaz diyorum.köpek yarışına sarıyorum. buz hokeyi köpek yarışı karma bir kuponla 1 aylık harçlığımı çıkarıyorum.moralim süper...

ekimin sonunda ders kaydımı yaptırmaya karar veriyorum. bölümün binasını buluyorum.içerde yaşlı bir adam var pos bıyıklı kafada dedemin şapkasından.
- beybaba ders kayıtları nerden yapılıyor biliyor musun, diyorum.
-seni götüreyim diyor. düşüyorum peşine... bir odaya giriyoruz koltuğa oturuyor, şu kağıdı oldur diye elime bir kağıt veriyor. bölümümün ilk profesörüyle yanlış bir başlangıç yaptığım kanısı doğuyor bende içgüdüsel olarak.
-ben Habib DERZİNEVESİ ,yarın benim dersim var ben osmanlıca hocanım diyor ve ekliyor göze batıcak bir tipe benziyorsun.sıçtım şimdi sıçtım efektiyle odama gidiyorum...

Salı

açardan kaybetmek

ay ay kısa özetler halinde üniverisite yolunu anlatacağım burada arkadaşlar.


haziran 2006

össye girdim.
260ın biraz üzerinde ham bekliyorum.
okuldanda 70'e yakın alsam beni uçurur diyorum...
moralim süper...

_________________

temmuz 2006
tatildeyim.
puanımı öğreniyorum.
252 okuldaki üstün başarılarımdan dolay 61.71 puan geliyor.
moralim yine de iyi.

________________

ağustos 2006

tercihleri yapmaya başlamadan önce dershaneleri geziyorum.
ilk önce kendi dershaneme gidiyorum.eşit ağırlığım 6 bölümden de barajı geçtim ama sözel tercih yapacağım diyorum. rehberlik hocası bir çıktı veriyor elime ve ekliyor:
- sadece en düşük puanlardaki türkçe öğretmenlikleri olur. türk dili edebiyatındanda ortalamanın altındaki üniversiteler tutar diyor.
yine de moralim fena değil...

---------
(aynı gün)
başka dershaneye gidiyorum. yardımcı olmaları için...
bu dershanedeki rehberlik hocası sadece puanı en düşük olan 8 tane türk dili edebiyatını adres olarak veriyor ve ekliyor:
- garanti vermem ama belki yeni açılan üniversiteleri denemelisin tercihlerde.
ruhsal olarak biraz sarsıldım...

----------

(aynı gün)

bir başka dershaneye daha gidiyorum.
bu kez hoca çok fazla ilgileniyor benimle.
- çok iyi puan almışsın. 9 eylül ya da ege türkçe öğretmenliği falan tutar bi mucize olmazsa diyor.
moralimi düzeltiyor. fakat ruhsal olarak ilk problemlerimi yaşamaya başlıyorum.

düşünmeye başlıyorum. "3 dershanede de aynı puanı gösterdiğim halde hepsi farklı sonuçlar çıkardı. hepsine de aynı puanı gösterdim. lan bunlar benle taşak geçiyor diyorum.

********

(tercihlerin bitmesine son 24 saat kala)

bunların alayının manyak olduğu kanısına varıyorum. kendi tercihlerimi kendim yapmaya başlıyorum.

ilk 9 tercih arasında tıptan siyasala; mühendislikten hukuka dolduruyorum.
ardından en yüksek puanlarımı aldığım bölümlerden tercihlerime başlıyorum.
bu sırada rehberde özel üniversiteler gözüme takılıyor.kuzenimin kıbrısta üniversite bitirdiği geliyor aklıma yanına gidip bilgi alıyorum."24. tercihin 1 hane üstüne yazarsan hata edersin diyor."
2 tane türkçe öğretmenliği yazıyorum birisi devlet diğeri burslu özel bir üniversite ardından bir bankacılık ve finans onun ardından yine doldurmaya başlıyorum listeyi gazetecilik v.s.v.s.
_________________

ağustos 2006-eylül 2006

yerleştirmeler açıklanıyor.
11. tercihim olan burslu kıbrısta bir özel üniversiteye yerleştirildiğimi öğreniyorum.12. tercihim olan bankacılık ve finansı üste yazsaymışım o olacakmış öğreniyorum biraz üzülüyorum.(çünkü istanbul sonuçta) kıbrıs gibi bir yere gideceğim içinde mutluyum bir yandan...
----

kuzenim arıyor "neresi oldu" diye. diyorum.
- abi senin üniversite oldu türkçe öğretmenliği.
iyi bok yedin ortam yok şu yok bu yok diyor, diyor, daha da sayıyor.. ben şaşırıyorum biraz bu salaktı biraz heralde ondan bi bok yapamadı kıbrısta diye...

---

dayım soruyor "neresi oldu" diye.
-kıbrıs, diyorum.
dayım hemen "aha şimdi y****ğı yedin diyor.
içimden bir ses onlar haklı olmalı diyor.fakat başka bir ses kabul etmiyor...

---

eylül 4 , 2006

kayıta gidiyorum izmirdeki şubesine üniversitenin. bir bakıyorum içerde bir kaç kişi var. biraz bilgi alayım diyorum. bir kaç kişiyle konuşuyorum.
-ilk yılın mı? diye soruyor birisi.
-evet,diyorum. başka birisi:
-allah kurtarsın diyor.
- noluyoruz lan? derken içerden bi adam çıkıyor. kayıt için beni çağırıyor.

içerde üniversiteyi öve öve bitiremiyor;tam olimpik yüzme havuzu, devasa kütüphane, bedava okul servisi v.s.v.s. sonra yurtları övmeye başlıyor;24 saat sıcak su, 24 saat 400MB internet bağlantısı v.s.v.s.
salyalarımı siliyorum, "yurda kayıt olacak mısınız?"demeye kalmadan evet diyorum.kuzenimden aldığım istihbarat ile en yeni ve düzgün olması gereken 8. ya da 9. yurda kayıt yaptırmak istiyorum.4kişilik standart bir odaya kaydımı yaptırken 1200 euroyu paşa paşa veriyorum. okul kayıt parası olan 193 euro ile beraber...
cebimden giden paralara rağmen mutlu olarak oradan ayrılıyorum. çünkü artık üniversiteliyim. hemde kıbrısta cennet! kıbrısta.

---

eylül 20, 2006

yaklaşık bir haftadır en kafa kuzenimin çalıştığı ankaradayım. nefes şaman nejmia arasında gidip geliyorum.biletimin günü geliyor. çok iyi anlaştıklarına kanaat getirdiğim kuzenimin karısı beni hava alanına kadar bırakıyor.bu arada zaten dolu olan bavuluma doktor ve represant olan kuzenimle yengem tarafından sıkıştırılan eşantiyonlar yüzünden bavulumu taşımakta zorlanıyorum.pasaport çıkartmadığım için aynı uçağa bineceğim öğrenciler bi dahaki Türkiye'ye gelişinde mutlaka al diyor. aklıma yazıyorum.bavulumu verirken ağırlık fazlasından dolayı kilo başına 9 ytl istiyorlar.imdadıma işin pir'i bir arkadaş yetişiyor ve" bagaj fazlanı el bagajı yap" diyor. ardından ilk kez uçağa biniyorum.
uçak kalkmaya başlıyor bi problem yok. bazı çatırdamalar var fakat benden başka kimse garipsemiyor gibi geliyor.
uçak iyice yükseldiğinde kulağıma inanılmaz bir basınç geliyor.bu sırada uzaktan güneş batarken çölümsü bir yer görüyorum bir kaç dağın altında.fazla mı geldik yanlışlıkla mısıra falan mı gidiyorum uçak mı kaçırıldı lan yoksa derken alçalmaya başlıyor uçak.
uçaktan iniyoruz geçiçi sağırlık yaşadığımı düşünüyorum çünkü sadece uğultu duyuyorum.
havaalanına girerken duyduğum türkçe olduğunu tahmin ettiğim garip bir duyuru duyuyorum.sağırlaşmadığımı farkediyorum.pasaport kontrolünde adamın dediklerini anlamamama rağmen kimlik ve yanında verdikleri acaip kağıdı uzattım" turist girişi yapaysın" dedi. "heaa"dedim. resmi olarak kıbrıstaydım. çok heyecanlıydım. dışarı bir adım attım ve sadece havaalanının değil tüm kktcnin çorak olduğunu gördüm. etrafa aldırmadan:
- kıbrıs kıbrıs diyorlardı.burası mı lan kıbrıs.çöl lan burası! diye bağırdım...