Çarşamba

ilk başta

2006, eylül 20-28

üniversiteye ilk gelişim okulun havaalanından bizi alması için gönderdiği köy otobüsüyle oldu.
hava kararmıştı ve rötar yapmış olan bir uçağı yaklaşık 3 saat bekledikten sonra o uçaktan inen öğrencilerle beraber otobüse doluşmuştuk.
herkes ineceği yurdun önünde indi; en sona sap gibi ben kaldım. güvenlik çıktı kıbrısça bana bir şeyler söyledi. anlamasamda beni odama yönlendirdiğini farkettim.
eşyalarımı yerleştirdim. aşağıya indim kapı önünde 5 kişi vardı. hepimizin çömez olması korktuğum şeyin başıma geldiği anlamına geliyordu. okul bomboştu!
biraz muhabbetten sonra sanki 6 kişi temsili olarak seçilmiş gibi geldi bana.
rizeli bir laz,egeli(ben),antalyalı,bursalı,ankaralı ve urfalı
herkesin kendi yerel ağzıyla konuşması arada kıbrıslı olan güvenlikçi abinin muhabbete katılması hiçbirimizin bi sikim anlamamasına yol açtı. fakat yurttaki toplam öğrenci nüfusumuzun 6 olması sebebiyle beraber takıldık bir süre. moralim acaip bozuk...

antalyalı elemanında benim gibi vaktinde ultimacı olduğunu sezdim ezik lamer gibi kelimelerinden ağzını yokladım meğer kanlı bıçaklıymışız uo oynarken.ama kafa eleman. hemde güzel dövme motifleri var.

bu arada millet anasını babasını arayınca aklıma geldi. gidip kıbrıs hatlarından almam lazım.yoksa babama nasıl geri dönmek için yalvaracağım?

yurda diğer çömezlerde gelmeye başladı bu arada. ama hiç beklediğim gibi değil.yan odama gelen elemanlar zaman dilimi farketmeksizin kavga ediyorlar. moralim çöktü iyice...

------

2006 ekim

sonunda ilk oda arkadaşım geldi. kendisiyle direk tanışmaya koşturdum arkasından baktım hafiften benim gibi konuşuyor.ama biraz daha kibar.kıllandım heriften daha gelmeden birisiyle tanışmış bu ne şans lan!
alsancak çocuğu olduğunu öğrendim içim rahatladı "egeliyiz sonuçta ikimizde" dedi. "kardeşim" diyip ağlamak istedim ama ilk günden yavşamayayım dedim.

daha 2 saat geçmeden 3. oda arkadaşım(mert) geldi. kumaş ceket 2 metre boy 100 kg ağırlığında olduğunu tahmin ediyorum. elinde benim zor taşıdığım bavuldan 2 tane var. bu adam şimdi bizi siker diyorum ama bir yandan da ortama ağırlığımı koyayım diyorum. selam veriyorum kendimi ve iboyu(ilk gelen oda arkadaşım) tanıtıyorum. sonra şu yatağı ben aldım şu dolap benim cart curt diyorum. o yarma ne kadar efendi konuşuyor karşımda şaşırıyorum...birde edirneli üj-bejci çıkıyor eleman biz iboyla biraz üzülüyoruz tabi o da egeli olsa keşke diye...

---

ertesi gün ibo ve mert ders kaydı yaptırmaya gidiyorlar.ben nasılsa vakit bol yaptırırız diye yatıyorum. öğleden sonra 4 sularında kapı açılıyor daha önce görmediğim 2 kişi odaya geliyor. selam veriyorlar bende sizede tatlı rüyalar deyip uykuma dönüyorum.
ibo ile mert biraz dolaşmışlar saat 7 sularında odaya geliyorlar."aha 4. adam gelmiş" diyorlar bakıyorum etraf boş "kimmiş konuştun mu" falan diyorlar
-demekki bugün gelenlerden birisi burda kalıyor, diyorum. ibo ve mert sorumsuzluğumun farkına varıyorlar.gözlerinden garipsediklerini anlıyorum.
bi süre sonra çikolata tenli oda arkadaşımız(osman) geliyor konuşmasından bile kendisine ısınıyorum uysal birisi aynı zamanda...kendisi muğla dalamanlıymış böylece 3 egeli olarak oda da otoriteyi ele geçirdik diye içimden seviniyorum. osman sigara kullanmıyormuş hayran gözlerle bakıyorum...

---

odamız dolalı bir kaç gün oldu osman ders kaydına gitti ibo laptopun başında mert sevgilisinin yanına gitti ben ise hala uyuyorum. bir patırtı kafamı kaldırıyorum memleketten tanıdığım bir kaç yüz görüyorum. "seni içmeye götürücez goca uşaklı" diyorlar. koşa koşa gidiyorum. ibo yaşlı gözlerle arkamdan bakıyor ya da bana öyle geliyor.
gece saat 2-6 arası bir saatte (çünkü en son saate baktığımda 2 idi ve güneş henüz doğmamıştı.) yurda geliyorum. güvenlikte yine erkan abi(iyice samimi olduk artık) muhabbet ediyoruz. artık ıbrıça anlıyorum. o sırada bak bu arkadaşta senin gibi öğretmen olucak diyor. dönüyorum kafası benden bile daha güzel bir eleman" jelam "diyor. hangi bölümdesin diyorum türkçe öğretmenliği, sen? diyor. bende diyorum. kardeşim diye sarılıyoruz birbirimize. isim neydi diyorum erdem şarküt diyor. mutlu oluyorum.
(spoiler:aradan 4-5 ay geçtikten sonra kankam erdem bir gün rehberde beni neden şarküt diye kaydettin diye soruyor. meğer sarkutmuş fakat o kafayla dili dönmemiş.)

kıbrısa gelipte bahis oynamak olmaz diyorum.köpek yarışına sarıyorum. buz hokeyi köpek yarışı karma bir kuponla 1 aylık harçlığımı çıkarıyorum.moralim süper...

ekimin sonunda ders kaydımı yaptırmaya karar veriyorum. bölümün binasını buluyorum.içerde yaşlı bir adam var pos bıyıklı kafada dedemin şapkasından.
- beybaba ders kayıtları nerden yapılıyor biliyor musun, diyorum.
-seni götüreyim diyor. düşüyorum peşine... bir odaya giriyoruz koltuğa oturuyor, şu kağıdı oldur diye elime bir kağıt veriyor. bölümümün ilk profesörüyle yanlış bir başlangıç yaptığım kanısı doğuyor bende içgüdüsel olarak.
-ben Habib DERZİNEVESİ ,yarın benim dersim var ben osmanlıca hocanım diyor ve ekliyor göze batıcak bir tipe benziyorsun.sıçtım şimdi sıçtım efektiyle odama gidiyorum...

Hiç yorum yok: